İçindekiler
Skolyoz Hastalığı nedir ?
Skolyoz hastalığı omurganın göğüs ve bel bölümlerinde görülebilen, yana doğru eğriliğidir. Normal ve sağlıklı bir omurgada, omurlar düz bir hat şeklinde uzanır. Skolyoz hastalığı küçüklükten itibaren fark edilebilinen bir hastalıktır.
Nüfusun yüzde 10’unda hafif bir omurga eğriliği vardır ama bu skolyozu tetiklemez. Eğer 10 dereceden fazla bir eğim görülürse bu slolyozdur. Skolyoz gözle görülebilen bir hastalıktır. Genellikle sağa eğim olarak kendini gösterir. Bel ağrısı da bunu tetikler. Eğilme testiyle kolayca kendiniz bile fark edebilirsiniz.
Eğilme testi nedir ?
Omurgada bir eğrilik ortaya çıktığında ve omurga döndüğünde göğüs kafesi veya belde bir asimetri oluşur. Açı olarak dönmenin miktarını skolyometre ile ölçebiliriz. 5-7 dereceden gazlası skolyoz olabileceğini gösterir.Genelde kızlarda görünür.
Türkiye’de yüzde 2-4 oranında görülmekte olsa bile kız çocuklarında erkek çocuklara oranla 8-10 kat daha çok görülür. Çocukluktan tehşisi koyulmuş skolyozda ilerleyen yaşlarda büyüme gözlemlenebilir. Tedavi kararını vermek çok önemlidir. Yaş, ilk regl tarihi,eğrilik derecesi, kemik yaşı gibi unsurlarla bir tahmin yürütmeye çalışılır.
Nasıl tedavi edilir ?
Küçük yaşta başlayan ve özellikle 10 yaş altında görülen skolyoz, büyük çocuk skolyozundan farklı özelliklere sahiptir. Küçük yaşta başlayan skolyoz genellikle ilerleyicidir. Skolyozun ilerlemesini belirleyen en önemli faktör ise çocuğun fiziksel gelişim hızıdır.Cerrahi tedavi yöntemi olan “füzyon” ile omurga büyümesi durdurulabilir.
Gelişim çağındaki çocuklarda omurganın kısa kalmasını engellemek için “omurganın sabitlenmesi, hareketin yok edilmesi ve büyümenin durdurulması” diye tanımlanan füzyon işlemine her zaman başvurulmaz. Çünkü bazı problemlere yol açabilir.
Bu cerrahi müdahale; çocuklarda 5 yaşın altında yapılırsa omurilik kanalının dar kalmasına, 8 yaşın altında yapılırsa akciğer gelişiminin bozulmasına, 10 yaşın altında yapılırsa göğüs kafesinin gelişiminin bozulmasına neden olabilir. Göğüs kafesi yeterince büyüyemez ise akciğer solunumuyla ilgili sorunlar ortaya çıkabilir. Özellikle 10 yaş altında uygulanacak füzyon işlemi gövdenin kısa kalmasına neden olabilir.
Bazı durumda ise “kısa ve düzgün bir omurga, uzun ve eğri bir omurgaya” tercih edilir ve erken dönemde kaçınılmaz olarak füzyon işlemi uygulanabilir. Bu gibi durumlarda (Örn: Doğumsal skolyoz ve hemivertebra varlığında) çok kısa bir omurga bölgesine füzyon uygulaması yaparak, uzun ve zahmetli büyüyen çubuklar yerine “kısa füzyon” tercih edilebilir.
Bu durumda füzyon ancak kısıtlı bir alana yapılacağı için omurga ve göğüs kafesi büyümesini ciddi etkileyemeyebilir. Bazı istisnai durumlarda ise “hibrid” enstrümentasyon sistemleri uygulanabilir. Geçmişte erken başlayan skolyozda sırta füzyon uygulamadan kullanılan çubuklar yerleştirilir ve bu çubuklar adeta içeriden bir korse görevi görerek eğriliği kontrol altında tutarlardı.
Ancak eğriliğin sürekli olarak kontrol edilmesi ve çocuğun bu bölgenin uzaması için bu çubuklar 6 ayda bir tekrarlayan ameliyatlarla uzatılırdı. Günümüzde ise manyetik rodlar kullanılmakta ve bu rodlar 2-3 ayda bir poliklinik şartlarında, uzaktan kumanda ile ameliyatsız ve ağrısız bir şekilde uzatılmaktadır.
Ergenlik çağında ise omurilik kanalı, akciğerler ve göğüs kafesi yeterince geliştiği için aynı zamanda boy uzaması da büyük ölçüde tamamlandığından füzyon işlemi küçük çocuklarda olabilecek potansiyel sorunlara neden olmayabilir.
Kendi skolyoz ameliyatım ve iyileşme sürecim
Skolyoz tehşisini 13 yaşındayken koymuşlardı. Ben korktuğum için istememiştim. Doktor da tercihime saygı duymuştu. Bu yıl, ocak ayında sömestr tatilinde karar vermiştim operasyon için. Ondan önce doktora gidiyordum. 18 yaşında olduğum için boyumun çok fazla uzayamayacağını biliyordum. Hastaneye gittik. 23.30 sularında doktorlar geldiler ve beni hazırladılar.
İlk başta çok korkmuş ve üzgündüm. Daha sonra ameliyatı hatırlamıyorum ama 04.00 sularında bittiğini sanıyorum. Uyandığımda her yerimde kablolar vardı. Yerimden kalkamazdım. Üstümdeki kıyafetler de yoktu. Doktorlar gelip kontrol ediyorlardı çünkü en ufak hareket omuriliğimi zedeleyebilirdi. Sırtım çok ağırıyordu. 3 gün aralıksız yattığımı hatırlıyorum. Yemek bile yiyemiyordum. Üçüncü gün kalkarsam eve gidebileceğimi söylediler.
Doktorların yardımıyla kalıp yaptırdıkları egzersizleri yapmaya çalıştım. İlk yaptığımda acısa da zamanla gelişmiştim. Yürümeyi bile tekrar öğretmişlerdi. Birkaç gün sonra basamak çıkarmayı denediler. Doktorumla beraber hastane basamaklarından inip çıktık. Kablolarımı söktüler.
Açıkçası ameliyattan daha çok acıtmıştı çünkü 36’ya yakın kablo vardı. Sırtımın iyileştiğini düşündüm ve evde de bir hafta yattım. Bir hafta sonunda sırtımdan iltihap akmıştı bu yüzden tekrar doktorumu aramıştım. Önemli bir şey olmadığını söylemişti. Yattığımda sırtımdaki platin çivileri hissedebiliyordum.
1 ay dolduğunda dışarı çıkıp gezmeye başlamıştım. Egzersiz ve yürüyüşler sayesinde sırtım daha da iyiye gitmeye başlamıştı. Skolyoz korkulacak bir şey veya bir kusur değil, tam tersine çözülmesi gereken bir düğüm gibidir. Şimdi sırtımda herhangi bir sorun yok.
Skolyozunuz varsa onu arka plana atmayın. Gidin ve kurtulun.